Doğayı anlamak için onu izlemek yeterlidir; ama hissetmek için bazen bir tabloya bakmak gerekir.
Yeni çalışmam “Doğanın Damarları”, içsel bir yolculuğun ve doğanın akışkan ruhunun somut bir ifadesi olarak ortaya çıktı. Bu soyut akrilik tablo, mavi ve yeşilin çeşitli tonlarıyla doğanın içinde gizlenmiş damarları, akışkanlıkla birleşen enerjiyi ve hayatın ritmini yansıtıyor. Her detayda suyun, toprağın ve yaşamın izleri var.
Bu eserin ortaya çıkışında beni en çok etkileyen şey, doğanın mikroskobik detaylarındaki mükemmel uyumdu. Yaprak damarları, nehir kolları, hatta kaya yüzeylerindeki çatlaklar... Tüm bu çizgiler bana bir yaşam haritasını andırdı. Ve bu harita, tuvale dökülen her damlada yeniden şekillendi.
Akrilik dökme (pouring) tekniği kullanılarak çalıştığım bu parçada, spontane gelişen formlar bilinçli renk tercihleriyle buluştu. Yoğun kıvamlı boyaların kendi yolunu bulmasına izin vererek doğanın da kendi düzeni içinde nasıl mükemmel bir denge kurduğunu göstermek istedim.
Tablonun üzerine yerleştirdiğim birkaç damla ve uçuşan kelebek figürü, eseri sadece görsel değil, aynı zamanda deneyimsel bir noktaya taşıyor. Bu küçük dokunuşlar, izleyeni tabloya bir adım daha yaklaştırıyor; sanki tabloya değil de bir doğa parçasına bakıyormuş hissi veriyor.
“Doğanın Damarları” sadece bir soyut tablo değil; hayatın görünmeyen ritmine, doğadaki devinime ve içsel huzura bir davet. Umuyorum ki bu eser, bakan herkesin içinde bir yerlere dokunur ve onları kendi doğalarıyla yeniden bağlantıya geçirir.
Tabloya ve diğer çalışmalarımıza göz atmak isterseniz galeri sayfamıza beklerim.
Sanatla kalın,